Thursday, February 16, 2017

Avrupa Birliği Projesi Sarsılıyor Brexit Sonrası Frexit Mümkün Mü

Avrupa Birliği Projesi Sarsılıyor Brexit Sonrası Frexit Mümkün Mü



Birle?ik Krall?k’?n 23 Haziran 2016 tarihinde düzenlenen referandum sonucunda Avrupa Birli?i üyeli?inden ayr?lma karar? almas?n?n ard?ndan, ?imdilerde dünya medyas?nda Fransa’n?n Avrupa Birli?i’nden ayr?lmas? yani “Frexit” hadisesi konu?ulmaya ba?land?. Fransa’da, özellikle a??r? sa?c? Ulusal Cephe Partisi (FN) lideri Marine Le Pen, eskiden beridir Fransa’n?n AB’den ayr?lmas?n? ve avrodan Frans?z frang?na dönülmesini savunan milliyetçi bir isim olarak dikkat çekiyor ve hatta uluslararas? bas?ndan kendisine “Madame Frexit” denilmesini talep ediyor.[1] Le Pen, 2017 y?l?nda yap?lacak Cumhurba?kanl??? seçimlerinde seçilebilirse, halka AB üyeli?ini referanduma götürme sözü veriyor. Ancak ülkedeki iki büyük parti olan merkez sol Frans?z Sosyalist Partisi (PS) ve merkez sa? Cumhuriyetçiler (LR), ?imdilik Frexit’e kar??t bir politika izliyorlar. Bu yaz?da, Frexit konusunda Pew Ara?t?rma Merkezi taraf?ndan yap?lan güncel bir kamuoyu ara?t?rmas? ?????nda Frexit ile ABnin da??lmas? ihtimalini tart??maya açaca??m.

Marine Le Pen

Öncelikle Brexit ve Frexit aras?ndaki baz? farklardan söz edelim. Fransa, bilindi?i üzere, Birle?ik Krall?k’?n aksine Avrupa Kömür ve Çelik Toplulu?u’nun kurucu ülkelerinden birisidir. Bu ba?lamda, Fransa, Avrupa Birli?i fikrinin daima öncüsü olmu?tur. Bugün de, tüm sorunlara ve muhalif seslere kar??n, Fransa, Almanya ile birlikte AB’nin lider ülkesi olarak kabul edilmektedir. Unutulmamal?d?r ki, AB’nin temellerini atan Avrupa Kömür ve Çelik Toplulu?u vizyonu, Frans?z i?adam? ve devlet adam? Jean Monnet taraf?ndan ortaya konulmu?tur.[2] Bu nedenle, Brexit’i orta ?iddette bir depreme benzetirsek, Frexit, ancak Avrupa’da ta? üstünde ta? b?rakmayacak bir felaket olarak tan?mlanabilir. Fransa’n?n AB’den ayr?lmas?, AB fikrinin temellerinden sars?lmas? ve hatta AB’nin y?k?lmas? demektir. Bu nedenle, ba?ta Almanya olmak üzere tüm AB üyesi ülkeler, Frexit’in gerçekle?memesi için büyük çaba göstereceklerdir. Brexit konusunda ise, böyle bir durum hiçbir zaman söz konusu olmam??t?r; zira Birle?ik Krall?k, zaten AB üyesi olmas?na kar??n hiçbir zaman Avrupa’n?n para birli?ine (eurozone) ve serbest dola??m bölgesine (Schengen area) dâhil olmam??t?r. Ancak Fransa, her iki uygulamaya da tabidir ve Fransa’n?n AB’den ayr?lmas?, k?sa sürede domino etkisi yaratarak AB’yi paramparça edebilir. Bu nedenle, umutlu olmak için bir neden varsa, bu da AB’nin Frexit tehlikesi kar??s?nda Brexit’e k?yasla çok daha güçlü ?ekilde muhalefet edecek olmas?d?r. Bir di?er olumlu geli?me, daha önce de belirtildi?i gibi, ülkedeki 3 büyük partiden 2’sinin (PS ve LR) Frexit’e kar?? olmas?d?r. PS, ad?ndaki sosyalist ibaresine kar??n giderek merkez bir partiye dönü?ürken, AB yanl?l??? konusunda hiçbir ?üphesi yoktur. Keza LR’nin (eski ad?yla UMP) sa? retori?ine ve Nicolas Sarkozy gibi baz? parti liderlerinin kulland??? a??r? milliyetçi siyasi argümanlara kar??n, AB konusunda muhalif sesler bu parti içerisinde de çok az?nl?ktad?r. Bu ba?lamda, ülkede sadece FN (Ulusal Cephe) ve lideri Marine Le Pen Frexit’e destek verir konumdad?r. Ayr?ca Fransa ile Almanya’n?n son y?llarda uyumlu bir ikili görüntüsü çizmesi, Frexit ihtimalini azaltmaktad?r. Yine özellikle Frans?z gençlerinin, serbest dola??m hakk? ve AB projesi sayesinde, son y?llarda farkl? Avrupa ülkelerinde i? bulmas? ve bu ülkelerde ya?amaya ba?lamas?, Avrupa halklar? aras?nda entegrasyonu artt?rm?? ve Frexit ihtimalini azaltan bir durumdur.

Charles De Gaulle

Buna kar??n, Frexit konusunda kar?? argümanlar da oldukça güçlüdür. Öncelikle, Frans?z siyasi kültüründe halen büyük a??rl??? olan Gaullizm (Charles de Gaulle çizgisi), bu ülkenin d?? politika gelene?inde kal?c? ulusalc? izler b?rakm??t?r. Bu gelenek, ?imdilerde daha çok a??r? sa?c? Marine Le Pen ve partisi taraf?ndan sahiplenilmektedir. Ancak gerek sol, gerek sa?da Gaullizm’in etkileri halen az?msanmayacak boyuttad?r. Zira De Gaulle, Frans?z siyasal tarihinde bir a??r? sa? figürden ziyade bir milli kahraman ve merkezcilik (denge) sembolüdür. Gaullizm, Fransa’n?n d?? politikas?n? ulusal ç?karlar? ve realpolitik dengeler üzerine kurgulamas?n? amaçlar ve AB konusunda da ihtiyatl?d?r. Nitekim De Gaulle’ün Cumhurba?kanl??? döneminde, Fransa, ABD’yi k?zd?racak ölçüde ilginç d?? politik aray??lara yönelmi?, Çin Halk Cumhuriyeti ile ilk ili?ki kuran Bat?l? büyük devlet olmu? ve nükleer gücü konusunda da ABD’nin itirazlar?na kulaklar?n? t?kam??t?r. Yine De Gaulle döneminde, Fransa, ABD’nin “Truva at?” olarak gördü?ü Birle?ik Krall?k’?n AB’ye girmesini “bo? sandalye politikas?” ile y?llarca engellemi?tir. Buraya kadar, aç?kças? Gaullizm’in AB fikrine kar??t bir yönü yoktur; ancak daha yak?ndan incelenirse, bu dönemde Fransa’n?n AB’nin lider ülkesi olarak Bat? ve Do?u olarak bölünmü? Almanya’n?n çok ilerisinde oldu?u ve AB’yi kendisinin k?ta Avrupa’s? liderli?i için bir kald?raç olarak kulland??? kolayca anla??labilir. Oysa ?imdi, AB, daha çok Almanya’n?n ekonomik ve siyasi liderli?i için uygun ortam sa?layan bir platforma dönü?mü? gibi bir izlenim yaratmaktad?r. Dolay?s?yla, Gaullist realpolitik anlay??a göre, Frexit, günümüzde makul bir seçenek olarak de?erlendirilebilir. Dahas?, De Gaulle döneminde var olan Avrupa Ekonomik Toplulu?u (AET), günümüzde Gümrük Birli?i ile e?de?er görülebilecek k?s?tl? bir birliktir. Oysa AB, günümüzde Frans?z frang?n? tarihin tozlu sayfalar? aras?na gömen ve Frans?z halk?n?n gücünü Paris’ten Brüksel’e kayd?ran çok kapsaml? ve ulusüstü (supranational) bir birlik haline gelmi?tir. Frans?z Devrimi (1789) ile milliyetçilik ve ulusal demokrasinin anavatan? olan Fransa’n?n hâkim siyasal kültürü, bu yeni post-modern ve ulusüstü düzeni tam anlam?yla benimsememektedir. Dahas?, Fransa’n?n son y?llarda eski koloni ülkelerinden gelen büyük göç dalgas?na ek olarak Avrupa içinden de yo?un göç almas?, bu ülkede yabanc? dü?manl???n?, ?rkç?l??? ve ?slamofobiyi h?zla yükseltmi?tir. Böyle bir ortamda, daha çok a??r? sa??n sahiplendi?i Frexit ve yabanc?lar?n gönderilmesi dü?üncesi, maddi ç?karlar temelinde hareket eden ve materyalist dü?ünceyle yo?rulmu? Frans?zlar? cezbetmektedir. Bir di?er önemli konu ise; ekonomik sorunlar ve artan terör tehditleri nedeniyle y?pranan François Hollande ve partisi PS ile yolsuzluk iddialar? nedeniyle ba?? beladan kurtulmayan Nicolas Sarkozy ve partisi LR’nin, 2017 May?s’?nda yap?lacak Cumhurba?kanl??? seçimleri öncesinde çok zay?f bir görüntü vermeleridir. Bu nedenle, Frexit ihtimali hiç de yabana at?lacak bir olas?l?k de?ildir. Foreign Policy dergisinden Robert Zaretsky de, “Frexit Is Coming” adl? makalesinde bu olas?l???n giderek güçlendi?ine dikkat çekmi?tir.[3] 

Bu bilgilerin ard?ndan, Brookings’de yay?nlanan Philippe Le Corre’nin “The Brexit contagion could consume the French elite next” adl? makalesinde[4] yer verdi?i Pew Ara?t?rma Merkezi’nin güncel bulgular?na göz atal?m. Ara?t?rmaya göre; Frans?z halk?n?n yüzde 61’i AB konusunda olumsuz görü?lere sahiptir. Buna kar??n, halk?n sadece yüzde 38’i AB’yi ba?ar?l? bir proje olarak görmekte ve desteklemektedir. Yine ayn? ara?t?rmada ç?kan bir di?er önemli sonuç; Frans?z halk?n?n yüzde 60’?n?n devletlerinin kendi sorunlar?yla ilgilenmesini istemeleri ve sadece yüzde 36’s?n?n di?er halklara yard?m edilmesini desteklemesidir. Buna paralel ?ekilde, halk?n yüzde 52’si d?? politikan?n ulusal ç?karlar temelinde olmas?n? istemekte ve yaln?zca yüzde 43’ü müttefiklerle ortak bir d?? politika belirlenmesini savunmaktad?r. Bu oranlar, daha önce bahsetti?im Gaullizm e?iliminin halkta halen güçlü bir ?ekilde var oldu?unu göstermektedir.

Son olarak, ?kinci Dünya Sava?? sonras?nda Avrupa ülkelerine büyük bir refah, bar?? ve istikrar ortam? sa?layan Avrupa Birli?i projesinin neden bu hale geldi?ini incelemekte fayda var. Bunun ilk sebebi, 2008’de ba?layan ve etkileri halen süren avro bölgesi krizidir. Bu kriz nedeniyle, Yunanistan gibi ülkeleri kurtarmak ad?na ekonomik külfetleri yüklenen Avrupa halklar?, kendi devletlerine ve AB projesine halen k?zg?nd?rlar. Dahas?, ekonomik sorunlar da halen tam anlam?yla çözülememi?tir; birçok AB üyesi ülkede i?sizlik oranlar? yüksek ve ekonomik büyüme oranlar? çok dü?üktür. Bu nedenle, ekonomik kriz ve i?sizlik ortam?nda yüksek refah seviyesine al??m?? olan Avrupa halklar? kolayl?kla milliyetçi ve a??r? sa? argümanlara yönelebilmektedirler. Alexis Tsipras, Marine Le Pen, Beppe Grillo, Nigel Farage ve Pablo Iglesias gibi a??r? sol ve a??r? sa? olarak nitelendirilen baz? karizmatik liderler, ekonomik kriz ortam?nda halk tepkisini kolayl?kla arkalar?na alabilmektedirler. Tsipras, bu tepkileri yumu?atarak ülkesini AB içerisinde tutmay? ba?arm??t?r. Ancak di?er liderlerin iktidara gelirlerse ne yapacaklar? henüz belli de?ildir. Le Pen ise, iktidara gelmesi durumunda Fransa’y? avro bölgesi ve AB’den ç?karmak için her?eyi deneyecektir. ?kinci önemli sebep, önemli bir bölgesel güç ve hatta bölgesel bir süper güç olarak kabul edilmesi gereken Rusya Federasyonu’nun, Avrupa ülkelerini ikili ili?kiler ve enerji anla?malar? temelinde daha kolay yönlendirmesini engelleyen AB projesini tamamen yok etmek istemesidir. Zira Almanya’n?n liderli?inde, AB, son y?llarda d?? politikada daha etkili bir uluslararas? aktör haline gelmi? ve ABD ve Rusya’dan rol çalmaya ba?lam??t?r. ?lginç bir ?ekilde, AB’ye iyi bir müttefik olan ABD’nin baz? önemli uzmanlar? ve siyasetçileri de, aç?kça söylemeseler bile, Amerikan dolar?n?n dünyadaki hâkim para birimi statüsüne meydan okumas?ndan çekindikleri avroyu önemsizle?tirmek için, AB’nin da??lmas?n? ya da en az?ndan küçülmesini savunmaktad?rlar. Bu nedenle, Rusya’n?n aktif ve ABD’nin de pasif deste?iyle, AB projesi giderek güç kaybetmektedir. Üçüncü olarak, AB’nin yap?sal sorunlar?na çözüm bulamamas? da bu olumsuz gidi?atta önemli bir etkendir. AB, geçti?imiz y?llarda giderek daha cesur ad?mlarla ve çok h?zl? bir ?ekilde Avrupa Birle?ik Devletleri’ne do?ru ilerlemesine kar??n, içerisindeki baz? sorunlar? görmezden gelmi?tir. Örne?in, K?br?s Cumhuriyeti ad?yla AB üyesi olan Güney K?br?s Rum Kesimi, fiili olarak y?llard?r ikiye bölünmü? olan bir devlettir ve s?n?rlar? tart??mal?d?r. Buna ek olarak, AB üyesi olan Do?u Avrupa ülkeleri, Bat? Avrupa ülkelerine k?yasla demokratik ve ekonomik aç?dan çok daha geridedirler. Bu ülkeler, siyasi saiklerle k?sa sürede AB üyesi yap?l?rken, Türkiye gibi yak?n zamana kadar yüzde 7 oranlar?nda ekonomik büyüme sa?layan güçlü ülkelerin AB üyeli?ine engel olunmas? ise, AB’nin çifte standart politikalar?na aç?k bir örnek olmaktad?r. AB ülkeleri içerisinde fiyat, asgari ücret ve ortalama maa? gibi konularda standart olmamas? da birlik için büyük bir sorundur. Bunun yan? s?ra, AB’nin bir “H?ristiyan kulübü” özelli?i göstermesi de (Birli?in 27 üyesinin de nüfus ço?unlu?u H?ristiyand?r), bu birli?in evrensel liberal de?erlerle ba?da?mayan ve Yahudilik, ?slamiyet ve di?er dinleri kucaklamayan yap?s?na aç?k bir kan?t olu?turmaktad?r. AB’nin bu sorunu a?mas? için, Bosna-Hersek ve Türkiye gibi farkl? dinden ço?unluk nüfusun bulundu?u ülkeleri de birli?e üye yapabilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, AB, her zaman için bu tip ele?tirilere maruz kalacakt?r. Küreselle?me ça??nda tek bir din ile özde?le?mek, bir devletin ekonomik gücünü ve siyasal etki alan?n? k?s?tlayan olumsuz bir unsurdur. Örne?in, dünyan?n lider ülkesi olan ABD, H?ristiyan, Yahudi ve Müslüman nüfusun ço?unlu?u olu?turdu?u ve birlikte bar?? içerisinde ya?ayabildi?i ba?ar?l? bir örnek olarak dikkat çekmekte ve farkl? co?rafyalarda etki alan?n? geni?letebilmektedir. Dördüncü ve son olarak, Avrupa halklar?nda Brüksel bürokrasisine duyulan tepkilerin azalt?lmas? gerekmektedir. Avrupa halklar?, Brüksel’de kendileri ad?na kararlar alan ve tatl? hayatlar süren "Eurocrat" denilen bürokratlara son dönemde inan?lmaz tepki duymaktad?rlar. Bu insanlar, ekonomik sorunlarla bo?u?an emekçi Avrupa halklar?n?n aksine, adeta “avanta” bir ya?am sürmekte ve AB projesine büyük zarar vermektedirler. Brüksel bürokrasisinin Avrupa bankalar? ve büyük ?irketleriyle birlikte art?k halklar üzerinde oligar?ik bir yap? olarak ortaya ç?kmas?, Avrupa’da h?zla artan a??r? sol ve a??r? sa? e?ilimlerin en temel nedenlerinden birisidir.      

Peki, tüm bu sorunlara ra?men Avrupa Birli?i nas?l kurtulabilir? Bunun cevab?, AB’nin farkl? üyelik modellerini art?k aç?k olarak belirlenmesinden geçiyor olabilir. Merkezde para birimleri ortak, halklar?n?n birbirlerine serbest geçi? haklar? olan ve hatta giderek ortak bir hükümete do?ru ilerleyecek olan birinci derece (merkez) ülkeler, daha sonra ise birli?e ekonomik olarak kat?lacak (Gümrük Birli?i üyesi) ikinci derece ülkeler, birlikte iki farkl? tipte üyeler olarak yer alabilirler. Türkiye, ?sviçre, Norveç ve Birle?ik Krall?k gibi ülkeler, bu ikinci tip üyelik için ideal partnerlerdir. Orta vadede, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna, Tunus, Fas ve Cezayir gibi ülkeler de bu tip bir üyeli?e do?ru yönelebilirler. Bu sayede, say?s? belki 20’ye dü?ecek ama daha güçlü ve entegre olacak birinci tip üyeler, kendi siyasal ve ekonomik birliklerini tam olarak sa?layabilir ve bölgesel farkl?l?klar? gidermek yolunda daha cesur ad?mlar atabilirler. Ancak bunun için, öncelikle AB’nin Frexit’i önlemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, AB’yi bekleyen h?zl? bir çökü? sürecidir…

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMEC?


[1] http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/europe/france/11696466/Call-me-Madame-Frexit-Front-National-leader-Marine-le-Pen-says.html.
[2] http://www.brookings.edu/research/essays/2014/monnets-brandy-and-europes-fate.
[3] Bak?n?z; http://foreignpolicy.com/2016/06/29/frexit-is-coming-brexit-france-le-pen/.
[4] Bak?n?z; http://www.brookings.edu/blogs/order-from-chaos/posts/2016/06/30-brexit-is-france-next-lecorre.

Available link for download